GASTRONOMİNİN TARİHÇESİ
Herkese merhaba,
Bu yazımda sizleri biraz zaman tünelinden gecirecegim. Gastronominin Tarihçesinden başlayacak olan ve Gastronomi Turizmi ve Unesco Yaratıcı Şehirler Ağı ile son bulacak bilgilendirici bir yazı derledim sizler için..
“GASTRONOMİNİN TARİHÇESİ”
?Dünya’da Gastronomi 1800’lü yıllarda önem kazanmıştır. Gastronomi kavramı Fransız bir şair olan Joseph Bercholux tarafından yazılan La Gastronomie isimli şiir ile canlanmıştır. Gastronomik gazeteciliğinin kurucusu olan Grimod de la Reyniere, Parislilere en iyi yiyeceklerin hangileri olduğunu, nasıl hazırlanması gerektiğini anlatan Almanachs des Gourmands adlı çok satan bir eser kazandırmıştır. Ayrıca üniversitelerde bir gastronomi bölümünün kurulmasının şaşırtıcı olmayacağını ifade etmiştir.
?Türkiye’de ise Anadolu toprakları her kültürün birleşim noktası olarak bu çok kültürlülüğü mutfak kültürüne de yansıtmıştır. Osmanlı döneminden başlayarak mutfağa verilen önem giderek artmış ve değer kazanmıştır. Özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde mutfağa ve yemeğe verilen önem artmış, sofralar daha gösterişli hallere gelmeye başlamıştır. Bu dönemde sarayda et başta gelmek üzere, sebze yemekleri, tatlılar ve çeşit çeşit şerbetler tüketilmiştir.
Osmanlı mutfağı yaptığı keşifler ve işgaller sonucunda birçok farklı kültürü de mutfaklarına katma şansı yakalamıştır.
?Cumhuriyet döneminde ise Türk mutfağı zenginleşmeye devam etmiştir. Her bölge, o bölgenin coğrafik konum ve koşullarına göre kendilerine özgü, farklı mutfak kültürleri oluşturmuştur. Zaman içinde bu bölgeler de birbirleriyle etkileşim içine girmiş ve tüm Türkiye içinde yemekler yayılmıştır. Her bölge kendi kültürüne göre aynı yemeği farklı şekillerde yorumlamış ve farklı yemek kültürlerinin ortaya çıkmasını sağlanmıştır. Bu sayede Türk mutfağı günümüzdeki zengin yapısını oluşturmuştur.Hatay Mutfağı birçok kendine has yemeğinin yanında özellikle yemek gelenekleriyle de dikkat çeker. Örneğin, Hatay’da bayram gelenekleri ve bayramlarda yapılan yemekler kültürün önemli bir parçasını oluşturur. Bunun nedeni, her dinden insanların bulunması ve dinlerin mutfak kültürlerinin etkileşim içine girmesidir.
?Yaşadığımız Coğrafya çok kültürlülüğün simgesi haline geldi. Mutfak Sanatımızın köklü geçmişi ve lezzeti ün saldı. Yerel Tohumun ve Yerel Üretimin Önemi derken yaşadığımız zorlu süreç bize tarımın Dünya üzerinde kurması gereken hakimiyetini hatırlattı
“GASTRONOMİ TURİZMİ VE UNESCO YARATICI ŞEHİRLER AĞI”
?Son yıllarda gastronomi turizmin önemli bir parçası haline gelmiştir. Literatürde yemek ve turizm arasındaki ilişkiyi ifade etmek için (culinary tourism) mutfak turizmi, (food tourism) yemek turizmi veya (gourmet tourism) gurme turizmi gibi çeşitli kavramlar kullanılmaktadır.
?Gastronomi turizmi yeme ve içme amacıyla yapılan seyahat veya başka bir ifadeyle eşsiz ve unutulmaz gastronomik deneyimleri içeren ve hazırlanan yiyecek ve içecekleri tatmak için yapılan seyahat olarak ifade edilebilir. Bununla birlikte, gastronomi turizmi seyahat boyunca yöresel yemek veya içeceklerin satın alınıp tüketilmesini veya yemek pişirme tekniklerinin gözlemlenmesini ve deneyimlenmesini kapsayan etkinlikler olarak da ifade edilmektedir.
?Turistik amaçlı gerçekleştirilen seyahatlerin her hangi bir aşamasında yemek yemenin bir ihtiyaç olmasından dolayı yeme içme faaliyeti zaten olacaktır. Gastronomi turizmini bundan ayıran en önemli fark, yemek yemenin bir zevk olarak görülmesi ve bunun bir seyahat motivesi haline dönüşmesidir. Bu bağlamda gastronomi turizminde yerel yiyecek ve içeceklerin önemli olduğu, seyahat amacının turistik destinasyonları ziyaret etmek ve belirli bir bölgenin mutfağına ait eşsiz lezzetleri keşfetme ve deneyimleme arzusu olduğu söylenebilir.
?Sosyolojik bakış açısıyla değerlendirildiğinde gastronomi, yemek yeme, fiziksel ihtiyaçları karşılamanın yani bir tüketim eylemi olmanın ötesinde sosyalleşme ve iletişim kurmada etkili keyif verici yönü olan kültürel ve simgesel değer ifade eden kültürel bir süreçtir. “Gastronomi yiyecek veya içecek anlamına gelmesinden ziyade toplum içinde önemli bir yere sahiptir.”
?1970’lerden 1980’lere kadar gastronomi turizmi Fransa’da üç yıldızlı restoranlarda yenen akşam yemekleri anlamına gelirken günümüzde farklı kültürdeki insanlarla iletişim kurma ve deneyim yaşama olarak bir kültür turizm çeşidi olarak değerlendirilmektedir.
?Yemek yeme ve yemek pişirme tekniklerini kapsayan yemek kültürü, sadece toplumun ya da kültürün yemeklerini ifade etmemekte olup toplumun hikayelerinin, ritüellerinin, festivallerinin veya kültürel değerlerinin hepsini yani tüm davranışlarını yaşanmışlıklarını kapsamaktadır.
Ve Dünya’da yeni kavram olan Gastronomi artık Turizm ile harmanlanmış bir şekilde hayatımızın parçası haline gelmeye başladı.
?Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından 2012’de yayınlanan Yemek Turizmi Küresel Raporu’na göre gastronomi turizmi kapsamında yapılan yeme içme deneyimleri bölgenin ➡️yerel gelişimini canlandırır. Çünkü yeme- içme faaliyetleri turizme katkı sağlar, turizm sezonunu uzatabilir ve kırsal ekonomileri çeşitlendirebilir. Yemek deneyimleri emek yoğun özelliğe sahiptir. Genellikle yeni büyük yatırımlar gerektirmeden
➡️ tarımı canlandırabilir ve ➡️yeni iş gücü yaratabilir. ➡️Yemekler yerel çekiciliğe katkı sağlar,
➡️yerel çevrenin ve kültürel mirasın sürdürülebilirliğine
➡️yerel kimliğin ve toplum hissinin güçlenmesine katkıda bulunabilir…
Gelecek bölümde Hatay’ın Gastronomi ile tanışmasına giriş yapacağız.
Sevgilerimle,
İpek ASLAN
HATAY’DA TRABZON EKMEĞİ – BİR GÖÇ HİKAYESİ
GÖÇLER VE ETKİLEŞİMLER
Tarih sahnesinde Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kültürlerin geçiş noktasında olmuş; yaşam biçimlerinden, yemek kültürlerine kadar etkileşimi de beraberinde getirmiştir. Bu etkileşimlerin en önemli nedenlerinden biri de göçlerdir.
Kişinin köken yerinden başka bir yere kalıcı olarak gitmesine göç denir. Göç siyasal, iktisadi, toplumsal sebeplerin yanında doğal afetler sebebiyle de gerçekleşebilmektedir. Bu yazımda sizlere Trabzon’dan Hatay’a göç etmek zorunda kalan hemşehrilerimizden ve beraberlerinde getirdikleri kültürlerinin bir parçası Trabzon ekmeğinden bahsetmek istiyorum. Karadeniz iklimi 1959 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesinde büyük bir sel felaketine yol açmış, toprak kaymaları üç köyü neredeyse yok etmiş buradaki köylülerde devletin iskan politikasıyla Kırıkhan’a yerleştirilmiş.
Evde ekmek yapma konusunda usta olmaya başladığım bir dönemde kayınbabamın sürekli olarak bu ekmek için Kırıkhan’a kadar gidip bu ekmeği almasıyla başladı bu ekmeğe karşı sempatim. Oda sıcaklığında 10 gün kadar buzdolabında 1 aya kadar bozulmadan bekleyebilen bu ekmek Hatay’da sadece Kırıkhan’da yapılıyor.
Trabzon ekmek fırını sahibi Fatih Özer bu ekmeğin sadece Kırıkhan’da yapıldığını söylemeden geçmiyor.Taş fırında ekşi mayayla yapılan bu ekmeğin vitamin bakımından güçlü, ticari amaçlı mayalarla yapılan ekmeklere nazaran daha geç bayatladığı, kan şekerinin hemen yükselmesini önlediğini, daha az ekmek tüketerek daha uzun süre tok kalınabilineceğini belirtiyor.
Sonuç olarak göç etmek mecburi sebeplerden de olsa kültürel zenginleşmeninde kaynağını oluşturuyor.
3. KARDEŞİMİZ AFYONKARAHİSAR-UNESCO GASTRONOMİ ŞEHRİ
AFYONKARAHİSAR HOŞGELDİN.
Yaratıcı Şehirler Ağı (Creative Cities Network), 2004 yılında UNESCO Yürütme Kurulunun 170. toplantısında alınan karar doğrultusunda dünyanın farklı ülkelerinden 116 şehrin katılımıyla kurulmuştu.
Edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya olarak belirlenen 7 farklı temadan oluşturulan ağa, Türkiye’den tasarım dalında İstanbul, zanaat ve halk sanatları dalında Kütahya, gastronomi dalında ise Hatay ve Gaziantep dahil edilmişti. 2015 Gaziantep, 2017 Hatay ve 2019’ da Afyonkarahisar Unesco tarafından gastronomi dalında tescillenmiş şehirler oldular.
TÜRKİYE’NİN 3. GASTRONOMİ ŞEHRİ AFYONKARAHİSAR
Tarihin en eski dönemlerinden beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Afyonkarahisar tarihi ve kültürel değerlerin izlerini taşıyan bir coğrafyada yer almaktadır. Afyonkarahisar’ın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bu durum, yemek kültürünün oluşmasında temel belirleyicidir. Afyonkarahisar yöresi yemekleri incelendiğinde, çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, pilavlar, hamur işleri ve tatlı çeşitleriyle oldukça zengin bir mutfağa sahiptir. Hamur işlerinin de yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Bölgede yetişen bazı ürünlerin yöre yemeklerinde yoğun olarak kullanılması, çeşit zenginliği oluşturmaktadır. Ayrıca Afyonkarahisar’ın markalaşmış ürünleri de oldukça fazladır. Kaymak, sucuk, lokum, haşhaş, kaymaklı ekmek kadayıfı, et ve et ürünleri, şekerleme ürünleri gibi.
Gastronomi Şehri seçilmelerinden çok zaman geçmeden tanıtım organizasyonlarına ve yemek çeşitliliğinin misafirlere gösterileceği yerler konusunda çalışmalar hızlandı. Çalışmaların ilk ayağı olan Gastronomi Evi, kültürün tanıtılmasında baş rol oynayacak. Bu evde Afyon’un tarihini imgeleyen odalar oluşturmayı planlayan yetkililer Afyon’un tarihi sürecinden geçen kavimlerle ilgili Lidya Odası, Hitit Odası, Frig Odası, Selçuklu Odası, Osmanlı Odası, Cumhuriyet Odası gibi sembolik odalar oluşturmayı planlıyor.
TERMAL TURİZMİN LİDERİ AFYONKARAHİSAR
Yemeğin nobeli sayılan bu tescil şehirlerin var olan değerlerinin de gün yüzüne çıkmasına vesile oluyor. Şehir ödülü yemek dalında almış olsa da sağlık turizminde iddialı termal tesisleriyle de ününe ün katıyor. Afyonkarahisar kaplıca denince ilk akla gelen şehirlerimizden biridir. Cilt hastalıkları, romatizmal, akciğer ve karaciğer hastalıklarının tedavisinde kaplıcalarıyla ünlü bir şehrimizdir.
TARİHİN YENİDEN YAZILDIĞI ŞEHİR AFYONKARAHİSAR
Hititlerden Perslere, Bizanstan Selçuklulara kadar tarihin geçiş noktasında yer alan şehrimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırlarının çizilmesi mücadelesinde kilit bir şehir olmuştur. Mustafa Kemal’in yönettiği, Kocatepe Savaşı olarak bilinen ve Türk ordularına zaferi müjdeleyen, ünlü savaş da Afyonkarahisar ili sınırları içinde gerçekleştirildi. Türklerin 1. ordusuyla 2. ordusu arasında sıkıştırılan düşman birlikleri burada yok edildiler. Bu nedenle Afyonkarahisar, Kurtuluş Savaşımızın simgesi olmuş kentlerimizden biridir. Tarihin yeniden yazıldığı bu dönemde ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de Zafer Anıtı” ile Afyonkarahisar Kalesi’nin karşısında mutenâ bir mevkide yer alan Zafer Müzesidir.
AFYONKARAHİSAR TANITIMDA İDDİALI
İletişimci gözüyle şehrin tanıtımı noktasında kısa bir sürede çok yol katedilmiş. Gastronomi Şehri seçilir seçilmez sosyal medya hesaplarıyla, tanıtıcı yemek tarifleri ve videolarıyla şehre merakı her geçen gün arttırıyorlar. İnternet sitelerinde her türlü bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Ülkemize Unesco tesciliyle değer katan Afyonkarahisar’a ve emeği geçen herkese teşekkürler. Hatay’dan Afyon’a selamlar sevgiler.
ATADAN DEDEDEN TATLICI, BEYOĞLU KÜNEFE
ŞİRİN AHMET’İN TORUNLARI İŞİN BAŞINDA
Şehirlerin yaşam tarzları, tüketim alışkanlıkları kültürel değişimler ve etkileşimlerle bugünkü halini alıyor. Birden fazla medeniyete ev sahipliği yapmış bu şehrinde yemekleri ve tatlıları bu değişimden fazlasıyla nasibini almış. Kadayıfgiller ailesinin en tatlısı Künefe de Ortadoğu Mutfağı’ndan etkilenmiş en son halini evrimini Antakya’da tamamlayarak günümüze kadar gelmiştir.
Künefeciler çarşısı olarak şimdiki Uzun Çarşıda 1550 yıllarına ait belgeler olduğu, 1660 yılında yapılan Kurşunluhan’da konaklayan misafirlerin burada kahvaltı ve tatlılarını yiyip yola düştükleri anlatılıyor. Köklü bir tarihe sahip künefe Hataylı bir ailenin vazgeçilmez tatlısıdır. Evde yapılanı daha makbul olsa da ev tadında künefe yapan yerlerde bu lezzeti aratmıyor.
Bu hafta atadan dededen künefeci bir aileye misafir oldum. Mekanın adı İstanbul’da bir ilçe olan Beyoğlu olsa da aslında hikayesi dedeleri Şirin Ahmet’e ‘’Bey’’ denilmesinden geliyor. Beyoğlu Künefe’nin işletmecisi Mustafa Kahraman klasik Antakya Künefesi dışında yeni lezzetler keşfettiklerini Çıtır Hasır adını verdikleri fıstık ve kaymak karışımı lezzetleri de hemşehrilerimize sunduklarını çok beğenildiğini ifade etti. Künefenin yanında süt ikram eden işletmeci Kahraman, tepside iyi olan kazanır porsiyonda herkes hakkını yer diyor. Mekanın sloganından da belli olduğu gibi künefenin fıstıkla aşkı sözü, verilen her şeyde fazlasıyla fark ediliyor.
HATAY 2020 TÜRK MUTFAĞI YILINA HAZIR
2020 Türk Mutfağı Konsept Yılı Olacaktır…
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 2020’nin Türkiye için “Türk Mutfağı Konsept Yılı” olacağını açıkladı. Ersoy, “Bakanlığımız gastronomik ürün ve özgün reçetelere yönelik 7 bölge için haritalandırma çalışmasına başladı. Bu 7 bölgemizden belirlenen Türk Mutfağı reçetelerinin Bakanlığımızdan Belgeli Gastronomi Tesisleri’nde kullanımını sağlayacağız” dedi.
Hatay dünya üzerinde kurulan 23 medeniyetin 13 üne ev sahipliği yapmış Türk, Arap, Ermeni, Çerkez, Hristiyan, Müslüman ve Yahudilerin yüzyıllarca bir arada yaşadığı kültürlerin harmanlandığı Medeniyetin doğduğu bir şehirdir. Kültürel zenginliğinden kaynaklı eşsiz bir mutfağa sahiptir. Baharat Yolu ve İpek yolu üzerinde bulunan Mezopotamya ve Ortadoğu ya açılan kapı olan Hatay; mutfak kültürü, yüzyıllardır kullandığı mutfak araç gereçleri ve yöresel tariflerinin korunarak nesilden nesle aktarımı açısından oldukça zengin bir kenttir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2020 yılının “Türk Mutfağı Yılı” ilan etmesinin ardından Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO),tarafından 2017 yılında gastronomi şehri seçilen kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma noktası Hatay geçmişten günümüze tüm yemek kültürünü ve ihtişamını 2020 Türk Mutfağı yılıyla Türkiye’nin ve Dünya’nın her noktasından gelen misafirlerine göstermek için hazır.
Şehrin bir çok noktasında esnafla sohbet etme imkanı yakalıyorum. Bazılarıyla da youtube ve instagram için videolar çekiyoruz. Yeme içme mekanları kendilerine bir çeki düzen vermeye başlamış reklamın ve turizmin şehri canlandırmaya başladığına inanmışlar. Hepsinin ortak özelliği Hatay dışından kendilerine gelen misafirleri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti anlatmak oluyor. Güzel hizmet vermenin insanları mutlu bir şekilde karşılamanın, yolcu etmenin ve karşılığındaki güzel söz Hataylı esnaflar için de motivasyon kaynağı oluyor. Çekim için gittiğim mekanların çoğu kameralara o kadar alışık ki söyleyecekleri sözler bile çoktan hazır.
The New York Times Dergisinde 2020 yılında gidilecek şehirler listesindeyiz, Türkiye’deki gastronomi belgeli 3 şehirden biriyiz. 2021 yılında Dünya’nın en büyük organizasyonlarından 2021 Expo’ya hazırlanıyoruz.
İletişimci gözüyle reklam, sinema ve dizi sektörünü de yanımıza alırsak şehrimizde bu çalışmalara biraz daha yer verirsek Dünya’nın bizi konuşmaması neredeyse imkansız.
BİR DÜNYA KENTİ ‘’ANTAKYA’’ THE NEW YORK TİMES 2020 LİSTESİNDE
BİR DÜNYA KENTİ ‘’ANTAKYA’’ THE NEW YORK TİMES 2020 LİSTESİNDE
The New York Times gazetesi yer yıl açıkladığı Dünya’da gidilmesi ve görülmesi gereken şehirler listesine Türkiye’den Antakya’yı da aldı. Gelişmiş bir mutfak kültürünün yanında çok eski ve köklü bir tarihe sahip olan Antakya 23 medeniyetin 13’üne ev sahipliği yapmış bir dünya kentidir.
Gidilmesi gereken 52 yerin içinde Antakya’da mimari bir yapının da olması gayet sevindirici. Mimari bir yapı demek tek başına haksızlık olur. Dünya Kültürleri ve medeniyetleri üzerine 66 kolonla inşa edilen Antakya Müze Otel açık hava müzesiyle tam bir şaheser.
Listede 34. Sırada yer alan Antakya ve Müze Otel ile ilgili yazının Türkçesi.
- Antakya, Türkiye
Antakya, Türkiye’nin güneyindeki Suriye sınırına yakın bir bölgede bulunan ve turistlere zengin bir eğlence malzemesi sunan Antakya antik kentidir. Paul tarafından yönetilen erken Hıristiyanlar için önemli bir faaliyet merkeziydi ve en eski Hıristiyan kiliselerinden birine ev sahipliği yapıyor – dağlara gömülü St.Peter Kilisesi ; Arap Yarımadası dışında inşa edilen en eski camilerden birine sahip; Antik kentin dar geçitleri ve beyaz taş evleri vardır; Roma ve Bizans mozaikleri ile dolu olağanüstü bir arkeoloji müzesi de vardır.
Belirgin Antajiya Hotel Museum Hiç bulundu büyük ve en eksiksiz Roma mozaikleri dahil olmak üzere yeni arkeolojik kazıların çok sayıda ardı edebilir Ocak açıldı (Müze Otel Antakya), bir kare olmalıdır kat. Bu beş yıldızlı otel için zemin kazarken, Asfuroğlu ailesi o kadar önemli bir antik tarih keşfetti ki, bölgeyi finanse ettiler ve oteli yeniden tasarladılar. Bu kazı, M.Ö. 300 yılında inşa edilen on binlerce el sanatını, şehir surlarını ve dördüncü yüzyıldan itibaren mozaikleri bir araya getirerek yıkıcı depremlerin ve nehir sapmalarının tarihini anlatan yuvarlanan bir zaman çizelgesini bir araya getirdi. Site şimdi bir açık hava halk müzesi ve otel, konuklarına eşsiz manzaralar ve cam yürüyüş yolları ve müzeye ücretsiz giriş imkanı sunan çelik sütunların üzerinde asılı.
‘2020’de Gidilmesi Gereken 52 Yer’ Listesinin Tamamı
1.Washington
2.British Virgin Islands
3.Rurrenabaque, Bolivya
4.Grönland
5.Kimberley Bölgesi, Avustralya
6.Paso Robles, Calif.
7.Sicilua
8.Salzburg, Avusturya
9.Tokyo
10.Caesarea, İsrail
11.National Parks, Çin
12.Lesotho
13.Colorado Springs
14.Krakow, Polonya
15.Jodhpur, Hindistan
16.Kuzey İsveç
17.Mısır
18.La Paz, Meksika
19.Grand Isle, La.
20.Chow Kit, Kuala Lumpur, Malezya
21.Jevnaker, Norveç
22.Bahamalar
23.Kampot, Kamboçya
24.Christchurch, Yeni Zelanda
25.Asturias, İspanya
26.Haida Gwaii, British Columbia
27.Austin, Texas
28.Sabah, Malezya
29.Churchill, Manitoba
30.Uganda
31.Paris
32.Lake District, İngiltere
33.Tacikistan
34.Antakya, Türkiye
35.Leipzig, Almanya
36.Lima, Peru
37.Molise, İtalya
38.Kopenhag
39.Richmond, Va.
40.Mount Kenya
41.Minorca, İspanya
42.Oberammergau, Almanya
43.Plymouth, İngiltere
44.Atlantic Forest, Brezilya
45.Belle-Île, Fransa
46.Val d’Aran, ispanya
47.Moğolistan
48.Juliana Trail, Slovenya
49.Addis Ababa, Etiyopya
50.Transylvanian Alps, Romanya
51.Urbino, İtalya
52.Glacier National Park and Whitefish, Mont.